Seyyid Muhammed Mübarek Elhüseyni naklediyor:
Ashab-ı Kiram’ın büyüklerinden Ebu’d-Derdâ r.a. bir gün çevresindekilere şöyle nasihat eder:
“Sizlere ne oluyor da, Allah’ın dinine göre birbirinizin kardeşleri olduğunuz halde birbirinizi sevmiyor ve birbirinize karşı samimi davranıp öğüt vermiyorsunuz? Neden dünya işlerinde birbirinize destek oluyorsunuz, samimi davranıyorsunuz da, ahiret işlerinde aynı samimiyeti göstermiyorsunuz? Hatta sevdiğiniz, yardımda bulunduğunuz kişiye bile ahiret konusunda yardımda bulunmuyorsunuz. Bunun tek sebebi kalplerdeki imanın azlığıdır. Eğer sizler ahiretin kâr ve zararına dünyanın kâr ve zararına inandığınız gibi inanmış olsaydınız, her durumda ahireti tercih ederdiniz. Çünkü ahiret sizi daha çok ilgilendirmektedir.”
Sözü Fudayl b. Iyaz hazretlerinin şu veciz nasihati ile bitirelim:
“Eğer dünya gelip geçici altından, ahiret ise ebedi kalıcı balçıktan olsaydı, bize yakışan baki kalan balçığı, fani olan altına tercih etmek olmalıydı. Oysa durum tam tersi. Dünya balçık, ahiret altın! Ve biz fani olan balçığı baki kalan altına tercih ediyoruz, acaba halimiz ne olacak!”
Ebedi olanı daima hatırda tutar, nereden gelip nereye gittiğimizi unutmazsak akıbetimizin hayır olacağına dair ümidimiz artacaktır.
Kaynak: Semerkand Dergisi